Günümüz dünyasında şirketlerin, hangi ölçekte faaliyet gösteriyor olursa olsun; yoğun bir rekabet ortamıyla karşı karşıya kaldığını görüyoruz.
Bu rekabet ortamında, ürün ve hizmet süreçlerinin yanı sıra; bilgiye ve teknolojiye yönelik yatırımlar da kuşkusuz rekabette farklılık yaratma noktasında, şirketlere avantaj veya dezavantaj olarak geri dönüyor.
Değişime ayak uyduramayan, yeniliğe kapalı olan ve rakipleriyle rekabet edemeyen her işletmenin, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ortadadır.
Endüstri 4.0'ın hemen her platformda sıklıkla karşımıza çıktığı şu dönemde; bilgi ve teknoloji öncelikli gelişim stratejileri benimseyen ve yatırımlarını bu alanlara kaydıran firmaların, rakiplerine göre çok ciddi avantajlar sağladığı da çok sayıda örneğiyle karşımıza çıkıyor.
Özellikle, ülkemiz ve dünya genelinde büyük öneme sahip otomotiv sektörünün geleceği açısından, bilgiye ve ileri teknolojiye yatırım, küresel rekabette en önemli önceliklerin başında gelmektedir.
Çünkü otomotiv sektörünün ilerlemesi, üretim teknolojilerinin gelişimi ile doğru orantıda şekilleniyor.
Bu yüzden de şirketler, mevcut teknolojilerini geliştirme süreçlerinde yapacakları isabetli değişimler ile küresel pazarlarda kendini güçlü bir konuma taşıyabilir.