Küreselleşen yenidünya düzeninde, kurumsallaşma yolunda adımlar atan firmaların ortaya koyduğu tüm üretim ve hizmet süreçlerinde, öncelikli dikkate alması gereken unsurların başında, AR-GE ve inovasyon odaklı gelişim stratejilerini gelecek planlamaları arasında doğru bir şekilde konumlandırması yer almaktadır.
Hızla gelişen teknolojiler ışığında, özellikle otomotiv ana sanayi ve yan sanayiyi bütünsel olarak ele aldığımızda, sektörün sadece ülkemizde değil; dünyada da gelişim ve değişim stratejilerinin en hızlı ve etkin şekilde kullanıldığı, katma değer yaratma noktasında ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan özelliğe sahip olduğu görülmektedir.
Yeniliklerin öncüsü otomotiv sektörü, tüm bu kazanımları ulusal ve uluslararası ekonomiye sağlarken, sürekliliği olan nitelikli faaliyetlerin ve fark yaratan dönüşümlerin öncüsü olma göreviyle de kamu-özel destekli birçok projeyi devreye alıp, gelecek odaklı çalışmalar neticesinde, tüketici beklentilerine en iyi şekilde hizmet verebilecek kapasiteye sahiptir.
Öte yandan, sektörün globalde ekonomiye bu kadar katkı sağlama noktasında taşın altına elini koyup, özgün ve inovatif ürünler geliştiren işletmelerin, AR-GE ve inovasyona ayırdıkları bütçeleri her yıl daha da artırarak, sektörün gelişimine katkı sağlayacak çalışmalara ağırlık vermeleri, kurumsal geçmişlerinden aldığı güç ve vizyonlarıyla doğru orantılıdır.
Bu bağlamda, günümüz dünyasında gerek niceliksel, gerekse de niteliksel olarak ürün ve hizmetlerde gelişimi ve yeniliği ön planda tutarak, hedefleri doğrultusunda bu parametrelere önem veren şirketlerin, sürekliliği olan başarıları yakalama rakiplerine göre birkaç adım öne çıktığı ortadayken, bu süreçleri kurum kültürü haline dönüştürmek de işletmelerin devamlılığı açısından elzemdir.