Rekabetçi piyasa koşullarının egemen olduğu ulusal ve uluslararası piyasa koşullarında, firmalar rakiplerinden bir adım öne geçebilmek için yenilikçiliğe ve farklılığa odaklanırken, şüphesiz ki bu aşamalarda sürdürülebilir başarıyı sağlayabilmenin temel noktalarından biri, AR-GE ve İnovasyon odaklı gelişim stratejilerini etkin bir şekilde oluşturmaktır.

Vizyonu olan ve büyümeyi hedefleyen şirketler, geleceğin teknolojilerini günümüz standartlarıyla buluşturmak için sektör ihtiyacı ve müşteri beklentileri doğrultusunda gerek know-how, gerekse de bilgiyi doğru bir şekilde kullanma yöntemleriyle farklılık yaratabiliyor.

Küresel arenada faaliyet gösteren dev firmaların yanı sıra, ülkemizde de özellikle son yıllarda inovatif çözümler geliştirmeye odaklanan, mevcut bütçelerinden Ar-Ge ve İnovasyon’a yönelik hamlelerine ciddi pay ayıran şirketlerin her geçen gün arttığını görüyoruz.

Tabii bu noktada devletin üreticiyi teşvik eden, farklılık yaratmak isteyen girişimcilere yol açan çeşitli teşvikleri de bu oranın artmasında başlıca sebepler arasında gösteriliyor.

“İnovasyon” kelimesi, anlamı bakımından yüksek rekabet koşullarında firmaların hem ürün ve hizmetlerini, hem de üretim yöntemlerini farklılaştırması ve her an yeniliğe hazır tutacak işlemler olarak nitelendirilebilir.

Gelecekte, üretim teknolojilerinde farklılaşmalar olurken, planlama sistemlerindeki inovatif programlar değişime uğrayacak; kauçuk ve süspansiyon sistemleri, çok daha opsiyonel ve geniş yelpazede ürün ve hizmetlerle karşımıza çıkacak. Aynı şekilde yeni pazarlama yöntemleri gelişecek, yükselen trendlere (sosyal medya gibi) yenileri eklenecek…

Gelinen noktada, gelecekte iş yapma biçimlerinin büyük ölçüde değişmesi beklenirken, firmaların doğru stratejiler belirleyip adımlarını dikkatli atmaları ve yenilikçi yaklaşımları temel vizyonları arasına koymaları gerçekçi bir hedef olmalıdır.